İsim niteliğindeki “miras” kelime kelime anlamı ile “Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke” anlamına gelmekte olup Arapça kökenlidir[1].
1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Mülkiyet Hakkı başlıklı 35. Maddesi gereğince “herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Üçüncü Kitabı Miras Hukuku başlıklı olsa bile TMK’nin genelinde miras hukukuna ilişkin hükümler mevcuttur. Dolayısı ile TMK bir bütün halinde irdelenmekle birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Türk Hukuk sisteminde miras hukuku zümre sistemini esas alır. Zümreler arasında kanuni sıra vardır dolayısı ile hak iddia edilebilmesi için hak iddia eden tarafın kaçıncı zümre olduğu önem taşır. Öte yandan mirasbırakan kendi malvarlığı üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilme kabiliyetine haiz değildir yalnızca Türk Medeni Kanunun açıkça saydığı saklı pay hakkı sahibi mirasçıların saklı paylarına dokunmamak kaydı ile tasarrufta bulunabilir. Öte yandan Kanunda sayılan hallerin mevcut olması halinde mirasbırakan saklı paylı mirasçıları mirasçılıktan çıkarma hakkına sahiptir. Miras, mirasbırakanın aktif malvarlığını kapsadığı gibi pasif malvarlığını da kapsamaktadır. Mirasçının mirasın borca batık olması halinde de mirası reddetme hali de mevcuttur.
Kısaca; Miras Sözleşmesi, Vasiyetname hazırlanması, Ölüme Bağlı Tasarrufların Tenkisi, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi, Mirasın Borca Batık Olması, Mirasın Hükmen Reddi Davası gibi sağlararası ve ölüme bağlı tasarruf konularında ilgilinin durumu önem taşımaktadır.
[1] T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.597b260d018d67.63253755 >